7 Temmuz 2014 Pazartesi

Gerçekten Yaşıyor Musun ?

Bazı kitaplar, filmler ve müzikler hayata olan yönünüzü değiştirir ya hani bu kitap bunu sonuna kadar başaran bir kitap.
Aret Vartanyan olağanüstü bir adam ve Aret'in anahtar kelimesi ve felsefesi sarılmak üzerine bunun mükemmel bir terapi olduğunu söylüyor. Nitekim öyle de içten gelen sımsıkı bir sarılış hüznün dağılmasına mutluluğun ise çoğalmasına sebep. Bu yüzden seminerlerinde okurlarına daima sarılır. O kadar içten ve sımsıkı sarılıyor ki sanki sana dair her şeyi çok önceden biliyor ve bütün dertlerinin çözümünü kollarında saklıyor. Seminerinde öğrendiğimden çok daha fazlasını öğrendim ben o sarılışta :)
Bu mükemmel adamın en iyi kitabını paylaşmak istedim kitap adından da belli olduğu üzere hayata dair bir sorgulamaya yöneltiyor insanı. Sorduğu sorularla sorunların özüne iniyor. Ve işte bu saatten sonra kitabı sadece Aret yazmıyor birlikte yazıyorsun kitabı cümleler  sanki bir senin kalbinden bir Aret'in kaleminden dökülüyor. Bu kitabı ise farklı kılan tam olarak bu üstten cümlelerle öğüt vermiyor. Sana yürekten tavsiyeler olası ve olmuş örnekler veriyor seçim yapacak olan sensin. Bu kitap hayata dair seçtiklerinle en mutlu nasıl mutlu olacağını anlatıyor. Ben bu kitaptan bir şeyler öğrenmedim ben bu kitaptan yaşamayı öğrendim.
Bu yüzden herkesten rica ediyorum elinize geçen ilk fırsatta bu kitabı okuyun çünkü zaman bitiyor.
Ve şunu söylemeden geçemeyeceğim sarılmanın büyüsünü tadın ve tattırın bu hayattan yorgun olan herkese lazım  :)

6 Temmuz 2014 Pazar

Kocan Kadar Konuş :)

Kitaptan bahsetmeden önce yazarından söz etmek istiyorum. Şebnem Burcuoğlu'nun adını ne yazık ki önceden duymamıştım. Onu ilk olarak Beyaz Show'da tanımaya başladım. Pek çok alanda oldukça önemli başarılara sahip ve bu durumla böbürlenmek yerine mütevazılığıyla taçlandırıyor başarılarını. Bu samimi ve başarılı genç kadının dünyasına bir adım daha atabilmek adına ertesi gün ilk işim kitabını almak oldu.
Kitap oldukça samimi bir dile sahip diyebilirim. Bu samimiyet beraberinde sürükleyiciliği de sağlıyor. 214 sayfa bir çırpıda bitiveriyor. Kitap Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış evlenme saplantısını geniş bir ailenin bireyleri üzerinden anlatıyor. Sadece ev kızlarının değil kariyer sahibi olanların da belirli bir yaştan sonra bu baskı altında bocalamasını Efsun karakteriyle çok güzel anlatıyor.
Bu kitap bana ilaç gibi geldi diyebilirim. Çünkü evliliğin toplumsal bir zorunluluk olmasına oldukça karşıyım. Bu yüzden oluşturulmuş mantık evliliği gibi bir mantıksızlığa da tamamen kapalıyım.
Kitabın arkasındaki atasözünü de paylaşmak istiyorum . "Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş" bu atasözünün doğruluğu tartışılır. Fakat tartışmasız bir şekilde güzel olan bu yaz kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum :))

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Gördüğüne Asla İnanma !

Günün ilk ışıklarıyla biten oldukça güzel bir kitabı paylaşmak istedim :)
Son yıllarda psikolojinin sahip olduğu birikim arttıkça insanların da bu bilim dalına olan ilgisi arttı. Bunlardan birisi de benim  bir psikolog adayı sayılırım.
Şüphesiz bu ilgi onu sanatın içinde de belirgin bir hale getirdi. Özellikle gerilim ve polisiye romanlarının yazarları ilginç ve sağlam temeller üzerine kurabilmeleri icin özellikle Freud'dan yararlandıklarını görüyoruz. Mario Mazzanti'de kitabını bu temelin üzerine kurmuş hatta daha da ileriye giderek Freud'un psikanalitik yöntemini kullanarak katilin izini sürmüş. Kabul etmeliyim ki Freud'un çoğunlukla dönemlerini ve Oedipus Kompleksini kullandıkları için kabak tadı vermeye başlamıştı. Bu kez farklı tarafa yönelinmesi pek cok kişinin ilgisini çekeceği gibi farklılıkta getirmiş.
 Hazır bu kadar psikolojiden bahsetmişken sadece Freud'un olmadığını da söylemek isterim. Carl Jung'dan ve Gestalt ekolünden bahsediliyor olması çok hoşuma gitti. Bütün bunlar romana heyecan ve derinlik katmış.
Fakat bir polisiye romanı güzel kılan şüphesiz ki kurgusudur. Çoğunlukla yazarlar katili sağlamak için kurguyu bozar ya da bunu yaşamamak için katili belli eder ve tamamen vahşi cinayetin detaylarına yönelir.  Hâlbuki bu kitap tam bir bıçak sırtı yazar katili görünmez kılarken olayları da mantık düzlemine oturtmuş bir şekilde ilerliyor. Ayrıca küçük detaylarla yapılan göndermelerin ve katilin başka biri olma ihtimali üzerindeki kanıtların da gerçekten çok iyi olduğunu söylemek gerek.
Ve ben bu güzel kitabı herkese tavsiye ediyorum ve kitabın ismiyle veda ediyorum "Gördüğüne Asla İnanma"